3 Mart 2009 Salı

Söylen(e)meyecek olan uçmAkderedir!


Unutulmak durumunda kalınan da uçmAkderedir!

-söylen(e)meyecek olan ve unutulmak durumunda kalınan,

bir kereliğine, Zıkkım[1] eşliğinde ve yalnızca şiirle söylenir-

Bu girişten sonrası şiirdir...

...

aşkını –yıkılası tabulara- boşaltmış

ulu çınarın

salıncağından verdiğin resmi diktim bugün

pencerelerime...

uçmakdere

ben dikerken

sen

henüz oradaydın

hala oradasın

hep orada olacaksın...

pencerelerim kalacaksın hep!

meşenin dibinde suyu akmadan üzerindeki aşk dizelerini bekleyen çeşme

yıkıntı evinin damından hiç uçmayan leyleği besleyen kocası hasta kendisi yasta teyze

evim diye seçtiğim ve ilk önce pencerelerini diktiğim harabe

ile

bekleyeceğim seni

uçmakderede

yumuşacık sesinle uyanacağım her sabah

harabedeki döşeğimde

ve

buz gibi pınarında

ayılıp

ağlayacağım sensizliğe

bekleyeceğim seni

yaslı teyzeyle birlikte akmayan çeşmeden su doldurup taşıyacağım harabede

o gün uçmakdere

bu gün uçmakdere

her gün uçmakdere

pencerelerime diktiğim kör ve dolambaçlı vadi

çıkmaz hiçbir yere...

deme uçmakdere

...

söz anlam yitirdi...

aşkı çalınmış çınar, akmayan çeşme, unutulmuş ve kurtlanmış tütünler ile yıkılmış evler bacası artık tütmeyen,

coşup da kirini yıkamayan dere boyunu dolamış kavaklar, kıymetini bilmeyen keçiler,

ve bir de Godot’yu bekleyen teyze

söze hükmeder bundan böyle...

...

bütün evlerinden rum şarabı ile lakerda kokusu yayarım yine

sokaklarını çiçeğe bezerim

çeşmelerinden zemzem akıtır

derene huriler salarım...

yeter ki

“çokiyibişey olacağız ateşten” de!

yeter ki

oyna benimle!

...

“bütün –çıkmaz- sokaklarım sana doğru...”[2]

ve yazık ki

ömür yetmez o sokaklardan birini sana çıkartmaya!

olsun!

diktiğim pencerelere bakar

ışık kaçıran delikleri seninle boyarım ben de...

kalabalığına içiyorum tek kişilik şarabımı...

yollarımdan biri

her hangi bir gün

erecek olursa

her hangi bir sana

yine

tanrım her neredeysen ver şu kuluna bir mucize...

söz veriyorum

diktiğim pencerelerin sökülmesine izin vermeyeceğim

ve şarabı artık yalnız seninle içeceğim...

...

sana biriktirdiğim günleri

meğer

sensizliğe sayacakmışım...

olsun!

tek kişilik bugün

ve birgün

- rumlar döndüğünde

- çeşme aktığında

- dere coştuğunda

- leylek uçtuğunda

iki kişilik olacak yine...

diktim pencerelerimi bir kere seninle

sökemem geriye...

aşka kestiğim anı şarapla besleyen

sen

ve

uçmakdere...

uçuçabildiğinyere...

mcy

beşiktaş

aşk mevsimi az geçmişken 2004

Vasiyet: Cemal Baba türbesinin duvarına yazıla...



[1] Mürefte yöresine özgü bir şarap markasıdır...

[2] Bülent Ortaçgil’in şarkısının adıdır.

2 yorum:

tamambocegi dedi ki...

Helal kardeşim.

Denizanası dedi ki...

Çok güzel